3D baskının temelleri 1981 yılında Dr. Hideo Kodama tarafından atıldı. Kodama, ışığa duyarlı reçineler kullanarak katman katman nesneler oluşturabilen bir sistem geliştirdi. Ancak bu çalışma ticarileşmedi. 1984 yılında Chuck Hull, SLA (Stereolitografi) teknolojisi için ilk 3D baskı patentini aldı. SLA, UV ışığıyla sıvı reçineyi katılaştırarak katman katman üç boyutlu yapılar oluşturuyordu. Bu teknoloji, modern 3D baskının başlangıcı olarak kabul edilir.
• 1940-1970’ler: 3D baskıya dair ilk fikirler bilim kurguda ortaya çıktı. 1945’te Murray Leinster, 3D yazıcıya benzer bir cihazı hikayesinde tasvir etti. 1971’de Johannes F. Gottwald, metal tozlarıyla çalışan bir cihazın patentini aldı, bu 3D baskının öncülerinden biriydi.
• 1980’ler: 3D baskı teknolojisi bu yıllarda hızla gelişti. Chuck Hull, SLA teknolojisiyle ilk ticari 3D yazıcıyı geliştirdi. Scott Crump, 1989’da FDM (Fused Deposition Modeling) adı verilen ve termoplastik malzemelerle baskı yapan bir yöntem icat etti. Ayrıca, Selective Laser Sintering (SLS) teknolojisi geliştirildi, bu yöntem lazer kullanarak toz malzemeleri sinterleyerek üç boyutlu yapılar oluşturuyordu.
• 1990’lar: 3D baskının kullanım alanları genişledi. SLA ve FDM gibi teknolojiler daha da gelişti ve Stratasys, FDM yazıcılarını ticari hale getirdi. 1999’da, 3D baskı ile üretilen ilk insan organı (mesane) başarıyla nakledildi.
• 2000’ler: 3D baskı teknolojisi hızla gelişmeye devam etti. SLA ve SLS makineleri daha hızlı, daha hassas ve daha uygun maliyetli hale geldi. Ayrıca, çoklu malzeme baskı teknolojileri ortaya çıktı. Bu yenilik, tek bir baskı işleminde farklı malzemelerin kullanılarak daha karmaşık ve fonksiyonel parçalar üretilmesini sağladı. Özellikle otomotiv ve havacılık sektörlerinde, 3D baskı teknolojisiyle hafif, dayanıklı ve karmaşık yapılar üretilmeye başlandı. Bunun yanı sıra, tıpta kullanılan özelleştirilmiş protezler ve medikal cihazlar da 3D baskının katkılarıyla geliştirildi.
• 2010’lar: 2010’lar, 3D baskının geniş çapta benimsenip ticari kullanıma sunulduğu yıllar oldu. Uygun maliyetli yazıcılar sayesinde 3D baskı bireyler ve küçük işletmeler arasında yaygınlaştı. Laser Powder Bed Fusion(LPBF) teknolojisi, metal baskı alanında önemli bir gelişme sağladı. Havacılık ve otomotiv sektörleri, karmaşık metal parçaların üretiminde bu teknolojiyi benimsemeye başladı. Ayrıca biyoyazıcı teknolojisinde büyük adımlar atıldı. 3D baskı ile cilt, doku ve organ üretimi tıpta devrim yarattı. Çoklu malzeme baskı teknolojileri de gelişerek, daha karmaşık ve işlevsel ürünlerin üretimine imkân verdi. Bu gelişmeler, 3D baskıyı sağlık, otomotiv, havacılık ve eğitim gibi birçok sektörde önemli bir teknoloji haline getirdi.
• 2020’ler: Bu dönemde, 3D baskı teknolojisi endüstriyel ve ticari alanlarda daha da olgunlaştı. Büyük ölçekli 3D baskı, inşaat ve mimarlık sektörlerinde kullanılmaya başlandı. Binaların ve yapıların parçaları, büyük formatlı 3D yazıcılarla üretilebildi. Yapay zekâ ile entegrasyon sayesinde 3D yazıcılar daha hassas, verimli ve özelleştirilebilir hale geldi. Ayrıca, karbon fiber ve cam fiber gibi ileri malzemelerin kullanımı yaygınlaştı, bu da daha dayanıklı ve hafif ürünlerin üretilmesine olanak tanıdı. Sürdürülebilir üretim yöntemleri geliştirilmeye başlandı ve 3D baskının çevre dostu bir teknoloji olarak ön plana çıkması sağlandı.